2018 yılından bu yana Saray’ın
başlıca gündeminin şu olduğunu yeri
geldikçe vurguluyoruz:
Ekonomiyi gündemin alt sıralarına
itmek!
Örneğin son genel seçimde ne yaptı
etti, “beka meselesi” dedi. CHP’nin seçim
videolarının arasına PKK yöneticilerini
montajlamaktan bile çekinmedi!
Bugün de çok daha farklı boyutla
ekonomi ikinci plana itildi. Başkentte
şöyle bir yorum bile var:
İktidar görünür gelecekte ekonominin
düzelmeyeceğini gördü, güvenlikçi
politikaları öne çıkarma kararı aldı!
Çok da haksız bir yorum değil!
Gündemdeki konuları zamana yaydın
mı; seçime kadar gider!
Planladığı gibi devam etmezse bu
kez her şey tam tersinden okunur! Bir
bakmışsınız bugünün kahramanları hain
olmuş çıkmış!
***
Ekonomi gerçekten gündemden
düşürülebilir mi?
Çok zor!
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı
19 Mart günü yaşananların sonuçları
hâlâ konuşuluyor. Farklı tahminlere göre
40 milyarla 60 milyar dolar arasında bir
rezerv eridi. Durumu Merkez Bankası da
kabul etti, “Gol yedik ama toparladık”
dedi.
Ankara’da konuşulan o ki Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek ilgili makamla şu
değerlendirmeyi paylaşmış:
– Ekonomi 19 Mart benzeri bir durumu
daha kaldıramaz!
Buna karşılık AKP içindeki hâkim bakış
da şu:
– Şimşek ekonomiyi yönetemiyor. Geleli
iki yıl oldu. Geldiği günden bile kötü!
Bu bakış Saray’ın mantığına hayli
uygun. Ekonomi iyiyse, “Reis yaptı
yapacağını, her şeyi rayına soktu”!
Kötüyse, “Bu bakan da beceremedi”!
Aslında Maliye bakanı diye bir bakanlık
yok. Her şeyi Saray’ın kontrolü, bilgisi,
talimatı doğrultusunda yapan bir
sekreterya var! Bakan olarak görünmesi
işler kötüye gidince, faturayı ona kesmeye
yarıyor!
Son günlerde ekonomi haberlerinin
ağırlığını şu konular oluşturuyor:
İflaslar, zarar açıklamalar, yurtdışına
çıkışlar, işçi çıkarmalar, küçülmeler…
Borsada işlem gören kuruluşların
yarısının zarar göstermesi durumu en iyi
ortaya koyan haberdi.
Kamuoyunda adı iyi bilinen, adeta zarar
etmesi olanaksız şirketler bile negatif
görünüm veriyor.
Borsa polisiye önlemlerle sonuç
alınacak bir yer değil. Keşke
cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul
Borsası, Londra Borsası’nı kıskandıracak
seviyeye gelse!
Onun yerine Şimşek, Londra’da
yatırımcı arıyor!
Patronun da çalışanın da üretenin de
tüketenin de mutsuz olduğu bir ekonomi
ikliminin içindeyiz.
Toplumsal kesimler için şöyle bir özet
yapmak mümkün:
Evladın hayata, aile büyüklerinden daha
kötü koşullarda atıldığı bir dönemdeyiz.
Cumhuriyetin toplumla yazılı olmayan
şöyle bir sözleşmesi vardı:
Eğitimin iyi olursa anne babandan daha
iyi koşullarda yaşarsın!
Bugün bunun geçerli olmadığı bir
düzendeyiz.
Nüfusumuzdaki yaşlanmanın da temel
nedeni ekonomi. Artık yapabildiğin kadar
değil, bakabildiğin kadar çocuk!
Gıdanın sarraflık olduğu ortamda
doğurganlık da ilk kez 1.5’in altına düştü.
Aile başına en az üç çocuk diyordu,
neredeyse sülale başına üç çocuğa
düşeceğiz!
***
Ekonominin tutulacak tarafı kalmayınca,
gündemin alt sıralarında tutma çabası
içine girdiler.
2025’in ilk yarısının sonuna geliyoruz.
Temmuz çalışanlar ve emekliler için
“acaba” ayı!
Acaba bir iyileştirme olur mu?
Acaba enflasyona bakıp vicdana gelirler mi?
Çalışma bakanı asgari ücret için “erken”
dedi!
İktidarın temel sorunları çözme,
çözeceğine inandırma yeteneği kalmadı.
Yenilenmenin zamanı…
Aksi halde aynı nakarata devam:
Kasa tamtakır…
Ekonomi tıkırında!