AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman CNN Türk’te Hafta Sonu’na konuk oldu.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın açıklamaları şöyle:
İnsanın karakteri kaderidir diye bir söz var. Hayata iyimser pencereden bakmak çok önemli, çok değerli. CNN Türk’te uzun süre yorumculuk ve program yaptım, çok keyifli zamanlardı. Sonra siyasete girdim. Ben siyasal mezunuyum, o zaman bizim hocalarımız farklı partilerin danışmanlıklarını yapıyordu. Projeler yapmaya başladık. Kimse Doğu – Güney Doğu’ya gitmek istemezdi, 95 yılından bahsediyorum.
“FERDİ TAYFUR İKONDU”
Ferdi Tayfur bir dönemin ikonlarındandı, Allah rahmet eylesin. 1992 yılında İstanbul’da onun konserine gittim, Gülhane Konseri. Ferdi Tayfur için farklı değerlendirmeler var. Bir sanatçı olmanın ötesinde yakın dönem tarihinin tanıklarından birisi. Tayfur’un 1950’yle başlayan göç olgusuyla birlikte tarımda makineleşme oluyor, insanlar tarımda iş gücü oluşuyor, şehirlere geliyorlar, şehirlerin çeperlerinde gecekondu olgusu ortaya çıkıyor. Bunla birlikte çeşmenin başına gelmez olaydım sözleri çıkıyor. Toplumsal değişim yaşanırken yeni sosyoloji oluşuyor, bunun sanat ve siyasette temsilcileri oluyor. Bunun sanatta temsilcileri Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses.
Demokrat Parti’yle başlayan değişim yeni gecekondular ve sınıf ortaya çıkarttığında değişim talebi Ecevit gibi Karaoğlan’a denk geliyor. Afrikalıların bir sözü var, müzik değişirse vals de değişir. 70’lerdeki müzik farklıydı. Bir kez daha Allah rahmet eylesin. 5 bin kişi hastanede toplandı, miting gibi dualar okundu. Yaşarken çok kıymeti bilinmiyor, Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses gibi kişilerin kıymetini yaşatabilmek lazım.
PKK SİLAH BIRAKACAK MI?
Ben olumlu düşünüyorum, bu sürecin bir takım problemleri olacaktır. Sürecin sonunda Türkiye’nin bambaşka bir iklime bürüneceği, terör örgütünün silah bırakacağı düşüncesindeyim. 90’lı yıllardan itibaren Diyarbakır, Doğu Beyazıt’ı bilen birisi olarak söylüyorum. Sorunlar var. Osmanlı İmparatorluğu bu meseleleri çözemediği için Fransız Devrimi’yle başlayan milliyetçilik talebi imparatorlukları etkiliyor. Birinci Dünya Savaşı çıkıyor, savaş sonrasında Arabistan, Orta Doğu’yu kaybediyoruz, sonra Şeyh Sait isyanı çıkıyor. Bu meseleyi çalışan bir insan olarak burada iki farklı siyaset var. Bu meselede söylenmedik söz kalmadı. SHP’nin Kürt raporu var. Türkiye’de fikirsiz siyaset var. Engin Alan değerli bir komutandır, gitsin baksın bakalım tarihte ne söylenmiş. Türkiye 10 milyar dolarını PKK ile mücadeleye harcıyor.
Cumhurbaşkanımız bir sorun varsa bu sorunu ben çözerim demiş. Bilmeden konuşmak tuhaf geliyor. Bugün Kürt sorunu denen sorun yoktur. Kürtçe yayın yapan radyo TV var. Bu kanal kurulsun diye insanlar cezaevlerinde yattılar. Türkiye’de DGM’ler vardı, herkes yargılandı, bunları AK Parti kaldırdı. Olağanüstü Hal Valiliği vardı. OHAL diye kavram vardı, AK Parti kaldırdı. Kürt Enstitüsü kurulsun diyen Ahmet Türk’ler ihraç edildiler. İnsanlar cezaevinde çocuklarıyla kendi dillerinde konuşamıyordu. Gazete, dergi çıkarmak yasaktı, şimdi Kürtçe propaganda yapılıyor. PKK’nın dağda durması için hiçbir sebep yok. PKK eğer gerçekten bir demokrasi, özgürlük talebi varsa bunlar sağlanmış durumda.
2013’te bu sayın komutanın söylediği uluslararası yapılar, CIA, MOSSAD istihbarat örgütleri Kandil’de canilere dedi ki, siz Türklerle ne anlaşma yapıyorsunuz, size Suriye’de devletçikler vereceğiz dediler. 2013’te Suriye’de devletçik elde etmek isteyen terör örgütü masayı devirdi. Şu anda Suriye’de PKK’nın durumu ne? Tel Rıfat’ı terk ettiler, Münbiç’i, Kamışlı, Deyrzor’u terk ettiler, edecekler. Bu Türkiye’nin rızası olmadan bu bölgede hiçbir şey olmaz.
PKK’nın başı Öcalan örgütüne diyecek ki silah bırakın. Burada iki senaryo var. Bahçeli’nin çağrısına Öcalan dedi ki, silahları bırakın. Ne olacak söz kimde olacak? Terör örgütünde, ne dediler silahları bırakıyoruz. Niye bıraksın, neden bıraksın, dağda kalması için sebep yok. PKK dağa çıktığındaki tüm sorunlar çözülmüş durumda.
Silah bıraktım deseler ne olacak? Türkiye büyük bir problemden kurtulmuş olacak. Biz bu meseleye Türkiye’nin demokratikleşme meselesi olarak ele alıyoruz. Ana dilde eğitim meselesi kalmış. Bu meselede de Türkiye diyor ki, bunu görüşebilirim, sen silahı bırak diyor.
PKK, Öcalan’ın çağrısını kabul etmiyoruz derse ne olacak? Cumhurbaşkanı ve Bahçeli diyecek ki, biz dedik ki silah bırakın dedik, kabul etmediniz diyecekler. Biz daha ne yapabiliriz ki deyip siyaseten üstünlük elde edecekler. PKK’nın partisi konumunda olan DEM Parti, Öcalan’ı paravan olarak kullanıyor görünecek. Neden sonuç ilişkisiyle süreç analizi yapıyorum. PKK silah bırakmalıdır, Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Burada şunu görmesi gerekiyor PKK’nın orada sözde terör elebaşları var, baronlar var, onların dağa çıktığı bir dünya yok, bu gerçeklikten kopmuş bir terör örgütü var. Onlar biz savaşmaya devam edeceğiz derse Türkiye büyük bir devlettir, gereği de yapılır.
Türkiye’nin kararlı tavrı önemliydi. Askerlerin görüşleri var. Fikret Bila kitap yazdı. Doğan Güreş’in demeçleri var. Mehmet Ali Kışlalı’nın kitapları var. Türkiye’de terörle mücadele hep bir problemle yürüdü. TSK konuyu kavrayamadı, araç gerek yok. Türkiye’ye ilk savaş helikopteri 1992 yılında geldi. Savaşan helikopterler 92’de geldi. Doğan Güreş, zırhlı araçlarımız yoktu, Doğu Almanya’dan silahları aldık getirdik, asimetrik savaşı öğrendik dedi. Bu teknoloji şu anda öyle bir noktaya geldi ki, drone, İHA, SİHA’larla PKK yolun sonuna geldi.
2013’te Türkiye MGK’sında konuşularak bir strateji belirlendi. PKK, şehirlerde çukur açtığında devlet siz çukur açın mı dedi, çukura gömdü.
PKK’nın bir hak arama talebiyle mi, Türkiye’yi bölme talebiyle mi, uluslararası örgütlerin taşeronluğu mu, bu süreçten itibaren anlayacağız. PKK’nın 78’de kurulduğu dönemle şu an farklı, dünya değişti. PKK’nın partisi olarak DEM Parti tarafından dile getirilen tüm talepler Cumhurbaşkanımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Ana dilde eğitim meselesi hariç, bu konuşulur.
ABD’nin Afganistan, Irak’ta yaptıklarını gördük. El altından onlara silah verdiler. IŞİD dahil olmak üzere laboratuvar şartlarında üretilmiş yeni terör örgütleri çıktı.
“SURİYE VEKALET SAVAŞININ MERKEZİ HALİNE GELDİ”
Suriye bahsi çok önemli. Günümüzdeki vekalet savaşının merkezi haline geldi. Suriye meselesi dediğimizde Rusların matruşkaları gibi Suriye dedik, İran çıktı, Rusya çıktı, ABD çıktı, BAE çıktı. Suriye ülkelerin vekalet savaşı yaptığı bir ortam oldu. Yeni dönemle beraber vekalet savaşı son buldu. Rejimi ihraç etmek isteyen ülkeler var. BAAS denen zalim yönetim modelinin günümüz dünyasında karşılığı olmadığı anlaşıldı. Suriye’de vekalet güçlere güvenerek iş yapan yapıların PYD, YPG gibilerin karşılığı olmadığı anlaşıldı. Biz tarihin doğru yerinde durduk, gelişmeler de neticesi oldu. Biz öğrenciyken Sovyetler Birliği dağılmaya başladığında şu kavram doğdu, Sovyetler Birliği milletler mezarlığıdır.
Temel soru şu, Ahmet Şarra yarı teokratik din devleti mi kuracak, Norveç benzeri devlet mi kuracak, Suriye özelinde bir devlet mi kuracak? Bence üçüncüsü. Kuşatıcı kapsayıcı yönetim biçimi olacak. Suriye Suriye olacak. Bu konuda farklı düşünen insanlar var. Burası nasıl olacak diye. Buraya gelmeden önce kanaat önderi Nasreddin Eskiocak var, kendisi Alevi. Hiç kimsenin kimliğine bakılmaz. Gündelik siyasetin dışında değerli bir insandır. Milletvekillerimizle toplandık, Alevi kanaat önderlerimizi ziyaret ettik. Temel mesaj vardı, Şam’da Humus’ta Halep’te kimliğinden dolayı zulüm gören bir kardeşimiz varsa ve biz onun yanında yer aldıysak bugün de Suriye’de Alevi kardeşlerimize karşı zulüm olursa bunun karşısında oluruz, oluyoruz da zaten. Suriye’deki Alevi kardeşlerimizin akrabaları Samandağ’da Defne’de. Kardeşler arasında kırgınlık olur ama küslük olmaz.
Suriyeliler geri döneceklerdir. Türkiye’de 2.8 milyon civarında Suriyeli var. Bunların dönmesi şu açıdan önemli, geri dönecekler orada serbest seçimler yapılacak. Suriye meselesinde Hataylılar olarak doğrudan muhatap olan vilayetlerden biriyiz. Hatay’da 280 bin civarında Suriyeli var. Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa’da çok var.
Suriye’de belirsizlik olursa Suriyelilerin dönmesiyle ilgili sorunlar olabilir. MİT Başkanı İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanımız Erdoğan defalarca bölgeye geldi. Güvenli, düzenli olarak bunların geri dönmesi için Türkiye üzerine düşeni yapıyor.