Türkiye’yi derinden etkileyen 6 Şubat depremlerinin merkez üssü Kahramanmaraş’ta yaşayan 30 yaşındaki Özbağış, depreme en çok can kaybının yaşandığı yerlerden Ebrar Sitesi‘ndeki evlerinde yakalandı.
Sarsıntı sırasında binanın çökmesiyle üzerine iki kolon düşen Özbağış, eniştesinin yardımıyla 14 saat sonra enkazdan kurtuldu ancak anne ve babasının da aralarında bulunduğu 280’e yakın akrabasını kaybetti.
Yaşadığı kayıplar nedeniyle hayatta kaldığına bile sevinemeyen, anne ve babasının hatıralarıyla hayata tutunmaya çalışan Özbağış, sorumluların hak ettiği cezayı alması için hukuk mücadelesini de sürdürdü.
Özbağış, AA muhabirine, depreme 80 kişinin vefat ettiği Ebrar Sitesi N Blok’ta yakalandıklarını söyledi.
Anne ve babasının bu sitede hayatını kaybettiğini anlatan Özbağış, “Ben, enkazdan 14 saat sonra çıkarıldım. Üzerimde iki kolon vardı, oturma odasının kolonu göğsümde, yatak odasının kolonu bacaklarımın üzerindeydi. Kafam boşlukta kaldı, pencerenin önündeydi. Dışarıyı görüyordum ama aşırı ses vardı. Sadece birkaç bloğun yıkıldığını zannediyordum. Oysa enkazın altından geliyormuş sesler. Dışarıda kimse yokmuş.” diye konuştu.
Özbağış, yaşadığı acılara dayanmanın zor olduğunu ifade ederek, “Birinci dereceden kaybım sadece annem ve babam ama akrabalarımın yarısı yok. 280’e yakın akrabam hayatını kaybetti. Babam, bütün sevdiklerini yanına alıp götürdü, ben öyle diyorum artık. Burada bir akrabam vardı. 2 üst blokta oturuyordu. Ne kadar acıdır ki 14 kişi bir evde, hepsi vefat etti. Enkazın başında, ‘Şu da anneme ait.’ ya da ‘Şu da babamın eşyası.’ deyip sahip çıkacak, onları bulacak kimseleri kalmadı.” dedi.
“BU HAYATTA ANNEN YOKSA, KİMSEN YOK”
Depremden sonra en çok ailesiyle yaptığı pazar kahvaltılarına özlem duyduğunu dile getiren Özbağış, aradan geçen 2 yıla rağmen hayatına kaldığı yerden devam edemediğini, çok zorluklar yaşadığını söyledi.
Özbağış, akrabalarının çoğunu kaybetmesinin kötü bir durum olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Bayramda hepimiz birbirimizi ziyaret ediyorduk, şimdi mezarlarını ziyaret ediyoruz. Bu hayatta annen yoksa, kimsen yok. Ben bu cümlenin altında çok eziliyorum. Babamı da çok seviyorum ama annem kalsaydı hepimizi toplardı, bir arada olurduk. Bu kadar yalnız kalmazdım. Tercih etmiyorum aslında, babam da olabilirdi. İkisinden biri konuşamasaydı, göremeseydi, oturduğu yerden kalkamasaydı ama biri kalsaydı. Onun eksikliği bende çok fazla. Pazar günü herkesin bir arada oturup gülerek içtiği çayı özlüyorum. Depremi hep beraber yaşadık, o günden sonra hava hiç aydınlanmadı. 2 yıldır hava hep zifiri karanlık bizim için.”